Türküler İlk Çıktıklarında Sahipleri Bellidir.
Türkülerimizin her birinin ayrı ayrı hikayeleri olup genelde bir olayın meydana gelişini veya kişinin iç dünyasını yansıtır. İlk çıkışlarında sahipleri bellidir. Ancak zamanla unutulmuş ve dilden dile yayılarak bu günlere ulaşmışlardır. Genelde 7, 8 ve 11 heceden oluşurlar. Aralarında az da olsa 5 ve 15 hecelileri de mevcuttur. Ancak, bentler ve bağlantıların arasında bir standart olmayabiliyor.Kültürümüzü yansıtan türkülerimiz hakkında kısaca bilgi vermeye çalıştıktan sonra, her yörede her insanımızın ağzına dolanmış olan “Yüksek Yüksek Tepelere Kız Vermesinler” türküsünün hikayesi kısaca anlatalım.
Her Kına Gecesinde Söylenir.
Tekirdağ'ın Malkara yöresinde geçen bu olayda; Zeynep isimli bir kızın 16 yaşında, köylerinde yapılan bir düğünde başka bir köyden misafir gelen gencin kendisine aşık olmasıyla başlar. Gencin ismi Ali'dir. Köyüne döner dönmez Zeynep'i istetir.Zeynep'in aileside uygun görür ve Ali'ye verirler. Ancak, Ali'nin köyü 3 günlük bir mesafededir. Zeynep 7 yıl boyunca ailesini göremez ve onların özlemiyle bu türküyü yakar. Sürekli gözleri uzakta bu türküyü söyler. Ali Zeynep'in bu özlemine önem vermediği gibi onu horlamaya başlar. Zeynep bu eziyete dayanamaz ve yatağa düşer.
Her geçen gün hastalığı ilerleyen Zeynep'in haline köylüler dayanamaz ve Ali'ye baskı yaparlar. Ali, Zeynep'in ailesine haber göndermek zorunda kalır. Ailesi en sonunda Zeynep'i görmeye gelirler. Ancak, Zeynep'in hastalığı iyice ilerlemiştir. Son nefesinde ailesini görme imkanı bulur ve hasretini giderir.O günden sonra bu türkü, genç kızlar için her kına gecesinde söylenmeye başlanır.